İnşaat üretimi eylülde tarihi zirvesini gördü

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre inşaat üretim endeksi eylül ayında yıllık yüzde 29,9 arttı.
Takvim etkisinden arındırılmadan incelendiğinde endeks 150,4 puanla tüm zamanların en yüksek seviyesine yükselirken, takvim etkisinden arındırıldığında 149,6’ya, takvim ve mevsim etkilerinden arındırıldığında ise 148,5 oldu. Veriler inşaat üretiminin tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğunu gösterdi.
Yüzde 29,9 artış gösteren endeks (149,6), verilerin açıklanmaya başladığı Ocak 2017’den bu yana son 105 ayın en yüksek seviyesi olarak kaydedildi.
Endeksin kısmi alt bölümleri incelendiğinde, bina inşaatı endeksinin yüzde 31,2 artışla 171,9 puana, bina dışı inşaat endeksinin yüzde 23,3 artışla 98,9 puana, özel inşaat faaliyetinin ise yüzde 30,1 artışla 135 puana yükseldiği görüldü.
“İnşaat tarafı önemli ölçüde hızlandı”
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, inşaat üretim endeksinde sahadaki fiziki üretim hacminin doğrudan ölçüldüğünü belirterek, şöyle konuştu: “Yani makinenin şantiyedeki çalışma temposunun, yapılan işleme veya dökülen betona göre değerlendirilmesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Eylül ayı verileri bize “inşaat tarafında ciddi bir ivmelenme yaşandığını” gösteriyor. söz konusu.
Bina inşaatlarındaki yüzde 31,2’lik artışın, konut üretiminin diğer alt başlıklara göre önde olduğunu gösterdiğini belirten Hepşen, şöyle konuştu: “Bina dışı yapılardaki yüzde 23,3’lük artış da olumlu ama temposu konut kadar güçlü değil. Özel inşaat faaliyetlerindeki yüzde 30,1’lik artış, ivmenin kamu değil özel sektör tarafından taşındığını gösteriyor.” dedi.
Hepşen, bu artışta deprem sonrası yürütülen projelerin etkili olduğunu vurgulayarak, bazı konutların teslimleri yaklaştıkça, bazı projelerde yeni etapların devreye alındığını, dolayısıyla sahadaki yoğunluğun arttığını, ayrıca TOKİ’nin sosyal konut projelerinin de üretim tarafına ciddi katkı sağladığına dikkat çekti.
“Artışın devam etmesi için gayrimenkuldeki ivmenin devam etmesi ve talep ile finansman arasında uyumun sağlanması gerekiyor.”
Prof. Dr. Ali Hepşen, verilerin şantiyelerin en zorlu dönemlerinden birini eylül ayında yaşadığını gösterdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak bu tek başına sektörün yükseliş trendine girdiği anlamına gelmiyor. İnşaatta bu tür zirveler bazen çok güçlü bir büyüme ivmesinin başlangıcı, bazen de düzeltme döneminin hemen öncesinde oluyor. Bu ayrımın yapacağı şey üretimin nerede zayıfladığıdır. Başka bir deyişle talep, finansman veya sadece projeyi tamamlamak için zorla hızlandırma? Kredi kanalları açıksa, satışların hızı yanıt verir ve nakit akışı nefes alırsa bu zirvenin üzerine yeni seviyeler eklenebilir. Ama faiz oranı yüksekse, maliyet baskısı devam eder ve stoklar birikmeye başlar, Bu ani yükseliş “Bir süre sonra yavaşlamanın da işareti olabilir. Başka bir deyişle zirve orada ama sürdürülebilirliği henüz garanti değil.”
Hepşen, gayrimenkul sektöründeki ivmenin devam etmesi, talep ve finansman arasında uyumun sağlanması ve bu uyumun projelerde işletme sermayesi riski yaratmaması durumunda endeksin zirvesinin uzun bir döngünün başlangıcı olabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Ali Hepşen, şunları söyledi: “Aksine, özellikle satış ve finansman aynı gücü vermezse, bugünkü yüksek tempo, gelecekte özsermaye baskılarına ve finansal gerilimlere dönüşebilir. Eylül güçlü bir tablo ortaya koydu, bu tablonun ‘başlangıç mı, son’ mu olduğunu aşağıdakiler gösterecek.” dedi.


