Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki konuşmasına Çelik’ten tepki: Tamamen mantıksızlık
AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmayı değerlendirdi.
Çelik, AK Parti genel merkezinde konuyla ilgili yaptığı açıklamada, soykırım politikasına yön veren kabine başkanı Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki konuşmasını dinlediğini söyledi.
Çelik, “Maalesef insanlık tarihinin en trajik görüntülerinden bazılarıyla karşılaştık. Gerçekten de hesap verilmesi, kınanması, lanetlenmesi gereken eylemlerde bulunan Netanyahu, Amerikan Kongresi’nde defalarca alkışlandı” dedi. “Ayakta alkışlanma” konusuna ilişkin ise birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bir öngörüde bulunarak şunları söyledi: “Netanyahu Amerikan Kongresi’ne gittiğinde büyük ihtimalle ayakta alkışlanacak ve aslında her ayakta alkışlanacak” Alkışlamak insani değerleri ayaklar altına almak anlamına gelecektir” ve tam da öyle oldu.
Ömer Çelik, “İster Amerika’ya ister başka devletlere yönelik olsun, ne söylerse söylesin, orada bulunanların sebepsiz yere ayağa kalkıp alkışlaması, nasıl bir mantıksızlığın herkesi sardığını gösteriyor.”
Çelik, bu katliamları savunurken Kongre üyelerinin kendisini alkışlamasının “şaşırtıcı” olduğunu söyledi.
Çelik, yabancı bir ülkenin başbakanının, Kongre ve Amerikan üniversitelerinde protesto yapan Amerikan vatandaşlarını, akademisyenleri ve öğretmenleri aşağılayıcı açıklamalarının bile ayakta alkışlandığını ve şöyle devam ettiğinin altını çizdi:
Yaptığı çalışmaların son derece insanlık dışı olduğu, insanlık dışı politikalar ve insanlık dışı eylemler yürüten bir kabinenin başkanı olduğu tüm uluslararası kurumlar tarafından ilan edilen Netanyahu’nun bu şekilde alkışlanması insan hakları ihlalidir. Uluslararası hukuk düzeni ile hak ve özgürlükler düzeni.” “Bu, bir kongrede, bir parlamentoda tamamen ayaklar altına almak demektir.”
Birçok yalanı açıkça dile getirdiğini görüyoruz.”
AK Parti Sözcüsü Çelik, Netanyahu’nun “Hamas yardımı engelledi” iddiasını bir muhabire hatırlattıktan sonra şunları söyledi:
“Konuşmasının en çarpıcı yanı, yani en acı ve trajik yanı, yaptığı katliamları pervasızca savunması ve bu savunmasıyla alkış almasıdır. Konuşmanın içeriğine baktığımızda bunu açıkça görüyoruz. Birçok uluslararası kuruluş, örneğin Gazzeli çocukların açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Netanyahu’nun emriyle Gazze halkına gitmesi gereken yardımın İsrail hükümeti tarafından engellendiğini iddia ediyor. Dışarı çıkıyor ve şöyle diyor: “Yardımları engellemiyoruz, Hamas alıyor.” Ancak uluslararası kurumlar ve herkes bunun bir yalan olduğunu açıkça söylüyor “Yardımın Gazze’deki kadın ve çocuklara ulaşmasını engelleyen Netanyahu hükümetidir.”
Netanyahu’nun konuşmasındaki “7 Ekim ile 11 Eylül” karşılaştırması sorulduğunda Çelik, şu yanıtı verdi: “7 Ekim ile 11 Eylül’ü yan yana getirerek aslında kendi katliamlarını kendi bölgesindeki olaylarla ilişkilendirerek kendi katliamlarını örtbas etmek istiyor.” Amerikan halkının hafızasındaki en trajik olaylardan biri.” verdi.
Netanyahu’nun “Biz bu topraklarda Batı medeniyetini savunuyoruz. Bizim zaferimiz sizin zaferinizdir. Biz kazanırsak siz de kazanırsınız” gibi sözler söylediğini iddia eden Çelik, şunları kaydetti: “O kongreye bile ayak basmaması gereken bir insan. Parlamenter değerlerle tamamen çelişen bir zihniyetle, soykırımcı bir politikayla etiketlenmelidir.” “Böyle benzerliklerle kendisini Ortadoğu’da Batı medeniyetinin öncüsü olarak tanıtarak katliamları örtbas etmeye çalışıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Bu savunmanın Batı medeniyeti için bir övünç kaynağı olmadığını, tam tersine Batı medeniyetine hakaret olduğunu vurgulayan Çelik, şu görüşleri paylaştı:
“Bu tür soykırım faaliyetleriyle, bu tür katliamlarla birlikte Batı medeniyetinin değerleri de anılacaksa, bu Batı medeniyeti için büyük bir sorundur. Nitekim Netanyahu, yaptığı katliamlarla Batı medeniyetine karşı bir katliam saldırısı başlatıyor. Bunu Batı medeniyetiyle kıyaslamak, bunu orada bulunanlar anlayacaktır.” Öyle olmadığı için ayağa kalkıp alkışlıyorlar. “Biz bu katliamları Batı medeniyeti adına yapıyoruz. Siz kazanasınız diye bu katliamları yapıyoruz” diyor. Aslında yürüttüğü katliam politikasını, buna karşı çıkması gereken tüm Batı medeniyetinin sorumluluğu altına koymak istiyor. “İhtiyacı olanlar karşı çıkmayıp alkışlıyorsa, o zaman hata yapmış demektir.” Batı medeniyetini soykırım siyasetiyle karşı karşıya getirmek”.
“Amerikan demokrasisi için bir kırılma noktası”
Netanyahu’nun ABD’deki protestoculara yönelik sert sözlerini hatırlatan Çelik, ABD’deki üniversitelerdeki Amerikan vatandaşı akademisyenlerin ve öğrencilerin bu katliamları protesto etmek için çeşitli baskılarla karşılaştıklarını, öğretim üyelerinin istifa etmek zorunda kaldığını, dekanların değiştirildiğini söyledi.
Bunun akademik özgürlüğe darbe olduğunu belirten Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başka bir eyaletin Başbakanı Netanyahu, Amerikan Kongresi’nde Amerikan vatandaşlarını aşağılayıcı, aşağılayıcı sözler kullanıyor ve onlara ‘yararlı aptallar’ diyor ve insani değerleri savunanlar için ‘yararlı aptallar’ tabirini kullanıyor. Katliamlara karşı çıkıyorlar ve buna tepki olarak Amerikan halkının temsilcisi olan bazı Kongre üyeleri ayağa kalkıp alkışlıyor. Bu Amerikan demokrasisi için bir kırılma noktasıdır, bunun kullanılması protesto edilmeye değer bir durumdur, kabul edilmiş olması. Ayakta alkışlanması, onu alkışlayan Kongre üyelerinin Amerikan halkına karşı sorumluluk açısından da sorun teşkil ettiğini gösteriyor. “Biz kazanırsak Batı Medeniyeti Kazanır” gibi bir söylemle yürütülen bu katliam politikası aslında değerleri savunanlara karşıdır Batı Medeniyetinin açığa çıkması gereken bir şey.
“Soykırım politikasına yeni paydaşlar arıyor”
Netanyahu’nun “İran’a karşı İbrahimi İttifakı kuralım” açıklamasına ilişkin soruya yanıt veren Çelik, şöyle konuştu: “Netanyahu’nun burada ifade edilen katliam politikasını örtbas etmek için bölgesel savaş yapmaya çalıştığını görüyoruz.” Ortadoğu’da NATO”. “Su gibi bir yapı inşa edelim” dediği aslında İsrail saldırganlığına ve Netanyahu hükümetinin soykırım politikalarına yeni ortaklar arayışıdır. Tam tersine bir güvenlik yaratma girişiminden bahsediyor. kendi soykırım politikalarının şemsiyesi.” o cevapladı.
Netanyahu’nun yürüttüğü bu faaliyetin İsrail’in güvenliğinin sağlanmasına yönelik olmadığını vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:
“Dünkü konuşması, bölgedeki hemen hemen herkese karşı çıkarak İsrail’in güvenliğini daha da tehlikeye sokan bir yaklaşım sergilediğini ortaya koydu. Başlangıçta ‘İsrail’in güvenliği için İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ diyerek bu eylemleri savunma yaklaşımını benimsedi. Artık savunma Sözde hakkın savunma olmadığını, savunma hakkının hiçbir tür katliamı içermemesi gerektiğini ve savunma hakkının soykırım yapılmasına asla izin vermediğini tüm dünya gördü, kendi bloğunu çevirmeye çalışıyor, bu Katliam politikasını, savunma açısından bölgesel bir çatışmaya dönüştüren ‘Su’ ya da ‘İbrahim İttifakı’ diyerek yapmaya çalıştığı şey, kendi katliam politikasına bir güvenlik şemsiyesi oluşturup oluşturamayacağını kendine sormaktır, bu çözümlerin hiçbiri Değerlere dayalı olmayan ve değerlerin bu şekilde çiğnendiği bir dünyada işleyecek, bir arada duracak zemin kalmayacak, iktidarı ele geçiren kim olursa olsun diğeri ile çatışmanın yolunu arayacaktır. Günümüz dünyasındaki asimetrik tehditlerle birlikte düşünüldüğünde bu durum çok daha büyük sorunlara yol açacaktır.”
“Sorumluluk Reddi Kaçınma Beyanı”
Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, SGK’nın belediyelerin prim borçlarının tahsili için harekete geçeceğini açıklamasının ardından “Bunun tek amacı belediye başkanlarının elini kolunu bağlamak, hizmeti aksatmak” dediği hatırlatıldı.
Ömer Çelik, şöyle konuştu: “Böyle bir açıklama aslında yükümlülükten kaçınmanın ifadesidir. Türkiye’deki tüm kurumlar, tüm anayasal kurumlar bu kanunlara tabidir ve belediyeler hizmet vermek zorundaysa evet yapacaklardır. Ancak şu ana kadar bu hizmetlerden kaçınma eğiliminde olan bir tutum var gibi görünüyor.” “Öne çıkardılar, şimdi de yeni bir bahane yaratıldı” dedi.